24 Mayıs 2011 Salı

Kafka' nın Dediği

" Bütün dünya bana bir yaşama borçlu. " diyordu Ali ölürken. Yusuf Atılgan' ın Yaşanmaz hikayesinin kahramanı. Hocamız, yaşam ve yaşama arasındaki farkı soruyordu...

Yaşam, bir periyottu. İnsan soyunun doğumuyla ölümü arasındaki sancılı zaman dilimleri bütünü.. Yaşama, bir eylemdi, varoluştu, yaşamın içindeki dinamik duruştu ( öyle olmalıydı ). Yaşamanın aralığıydı yaşam.

Şimdi bu nereden çıktı diyeceksiniz. Geçen gün bir arkadaşım bana Gregor Samsa' yı hatırlattı yeniden. Sonra ansızın ben, yaşamın sırrını çözdüm ve hatta bütün melankolilerin kaynağını.. Meğer, biz hepimiz " Dönüşüm" ümüzü tamamlıyormuşuz. Çağın toplumsal koşullarının insanı dönüştürdüğü o şey oluyormuşuz. Bütün bu ağrılarım, sancılarım, kanırmalarım, dibe çökmelerim neden buldu birden. O kadar aydınlandım ki, yok gibi kaldım. Kendime baktım sonra, kendimi sevdim.
Bütün bu yaşam popülasyonunda, sonunda gerçek kimliğimle yerimi aldım. Bir böcek olarak, Kafka' nın bir yeni dölü olarak diyebilirim ki, dönüşümümü tamamladım. Var olmanın dayanılmaz hafifliği işte..

İnsan olmak ne zor.. Daha iyisi, bir ihtimal, "Bütün dünya bize bir yaşama borçlu."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder